Dilan’ın bayram gününde, eşi tarafından katledilmesi, Türkiye genelinde derin bir üzüntü ve öfkeye neden oldu. Bu olay, kadına yönelik şiddetin ne kadar acımasız boyutlara ulaşabileceğinin bir göstergesi olarak kayıtlara geçti. Dilan’ın ailesi ve yakınları, böyle bir trajedinin yaşanmış olmasına inanmakta zorlanıyorlar. Bayramın huzuru, bir ailenin en sevdiklerinin öldüğü anla birlikte kabusa döndü.
Olay, bayramın birinci günü, Dilan’ın yaşadığı evde meydana geldi. Kent merkezinde, sakin bir mahallede, herkesin bayram coşkusu yaşadığı saatlerde yaşanan bu üzücü olayda, Dilan’ın kocasıyla henüz birkaç aylık evli olduğu biliniyor. Tanıkların ifadelerine göre, Dilan’ın kocası, bayramın verdiği bayram neşesiyle gülümseyen eşine aniden saldırmaya başladı. Bu durum, Dilan’ın ailesinin ve komşularının gözleri önünde gerçekleşti. Yakınları, Dilan’ın yaşadığı korkuyu ve çaresizliği gözyaşlarıyla anlatırken, henüz gelin olan genç kadının hayatının bu kadar kısa sürmesini kabul etmekte zorlanıyorlar.
Bu talihsiz olay, Türkiye genelinde kadına yönelik şiddetin önlenmesi için daha fazla etkin çalışma yapılması gerekliliğini bir kez daha gündeme taşıdı. Sosyal medyada ve sokaklarda, 'Dilan yalnız değildi!' sloganıyla birçok kadın ve erkek, Dilan’ın anısını yaşatmak ve sesi olmaya kararlılık göstermek için bir araya geldi. Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek ve bu tür olayların önüne geçmek adına yapılacak dayanışma, sadece Dilan için değil, tüm kadınlar için bir umut kaynağı haline geldi. Olayın ardından açılan davada, Dilan’ın ailesi, adaletin bir an önce sağlanması için mücadele edeceklerini belirtti.
Dilan’ın katledilmesi, yalnızca bir kadın cinayeti değil, aynı zamanda toplumda var olan büyük bir sorun olan kadına yönelik şiddetin bir başka örneğidir. Bu tür olayların ardındaki toplumsal dinamikler üzerine de düşünmek ve konuşmak gerektiği, uzmanlar tarafından vurgulanmaktadır. Aile içi şiddet, kültürel normlar, eğitim eksiklikleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi pek çok faktör, maalesef bu tür trajedilere zemin hazırlamaktadır.
Bu olayın ardından Türkiye’deki kadın dernekleri, kamuoyuna Dilan’a sahip çıkacaklarını ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması için toplumu bilinçlendirme çalışmaları yapacaklarını açıkladılar. Dilan’ın isminin, kadına yönelik şiddetle mücadelenin sembollerinden biri olacağına dair umutlar gizlenirken, bu olayın yarattığı farkındalık da önemli bir adım olarak görülüyor. Dilan'ın ruhu, yapılan bu eylemlerle yaşatılacak ve benzer olayların yaşanmasının önüne geçilmesi için çaba gösterilecektir.
Son olarak, Dilan’ın yaşamına son veren olay, sadece bir kayıp değil, herkesin hayatında yer alması gereken, herkesi ilgilendiren bir meseledir. Bu tür olayların önüne geçmek, yalnızca kadınların değil tüm toplumun görevidir. Dilan’ın anısını yaşatmak ve adaletin yerini bulması için verilmesi gereken mücadele, her bireyin görevlerinden biri olmalıdır. Huzursuz bayramlar, bir daha yaşanmaması umuduyla, Dilan için bir kez daha 'Kadına Şiddete Hayır' demeye çağırıyoruz.